Söz Sanatları
MÜBALAĞA (ABARTMA) :
Bir özelliğin ya da durumun olduğundan daha çok gösterilmesidir.
Abartmanın oluşması için, söz konusu özelliğin, mantığın sınırlarını zorlayacak biçimde büyütülmesi gerekir. Böylece mecaz da oluşur.
Örnekler:
"Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer"
Bu dizelerde "atalarının gökten inerek, şehit olan askerlerin alnını öpmesi " istenmektedir. Şair bunun gerçekleşmesinin olanaksız ol duğunu bildiği halde sözün etkisini artırmak için abartmaya gitmiştir.
"Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat Arş'a kanatlandık o hızla "
Akıncıların atları öyle hızlı koşmaktadır ki hızlarını alamazlar ve binicileriyle yerden yedi kat Arş'a yükselirler.Burada olmayacak bir durumun anlatımı vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
1- "Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle"
2- "Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir savrulur enkâz-ı beşer"
3- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ"
4- "Âlem sele gitti gözüm yaşımdan."
5- "Akdeniz'in dalgası gönlüm kadar taşmadı."
6- "Her damlada bir umman var / Yüzdüm, yüzdüm tükenmiyor. "
7- "Sürsün baş başa bu yolculuk / Sayıları delirtecek mesafelere."
8- "Farz et denize çıktım / Su biter,derdim bitmez."
9- "Yahu, o haritadaki denizi görse boğulur."
10- "Gökte yanan güneşi; koparıp tan yerinden
Elimizde meşale gibi taşımaktayız."
11- "Aşkınla tutuştum yandım / Gör beni neyledi sevdan."
12- "Bir âh çeksem dağı taşı eritir."
13- "Derdimi döksem ben Karadeniz'e
Kırım sahillerini sel tufan alır."
14- "Ölçüyü yitirdik tümden / Yüzükler kemer oldu ha ! "
15- "Aşk çekici değdi örse / Durmam gayrı dünya dursa. "
16- "Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı. "
17- "Sizi yıkarım dağlar / Yâre zarar gelirse."
18- "Bu dertten demir çürür / Bilmem nasıl dayandım."
19- "Deniz mürekkep olsa / Yazılmaz benim derdim."
20- "Zâlım yârin elinden / Gözyaşım sele döndü. "
TEZAT (KARŞITLIK) :
İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesidir. Ancak "Gece uyurum, gündüz çalışırım." demekle tezat sanatı olmaz. Gece ile gündüz zıt iki kavramdır,düşünce değildir. Oysa tezat, kavramların zıtlığında değil, düşüncenin zıtlığındadır.
ÖRNEK
"Meyhâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde"
Nedim'in bu beytinde meyhanenin hem sıkıntılı hem de ferah ve latif olduğu söyleniyor.Akla ve mantığa uygun bir şekilde, bir varlığın birbirine zıt özellikleri bir arada söylenmiş oluyor.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
1- "Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz."
2- "Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
Kar değil gökyüzünde yağan beyaz ölümdü."
3- "Ben de gördüm güneşin doğarken battığını
Esrarlı bir bakışın gönlü kapattığını."
4- "İbadet eylerim,namaz kılmam
Temizlik severim,lekemi silmem
Ömrümde zararsız günümü bilmem
Her senede yüz milyonluk kârım var."
5- "Görmediğim şeyi asla sezemem /Korku bilmem hiç yalnız gezemem
İcap etse kendi adımı yazamam / Kâtiplikte gayet iştihârım var."
İŞTİHÂR : meşhur olmak,ün salmak
6- "Gülen çehremi görüp / Sanmayın beni bahtiyârdır
Her kahkahanın içinde / Bir damla gözyaşı vardır."
7- "Bir kız vardı yok gibi öyle güzel!"
8- "Lâkin ben hiç bu kadar mahzun olmadım
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Halbuki hepimiz hayattayız."
9- "Nedir benim bu çilem
Hesap bilmem
Muhasebe memuruyum."
11-"Ne efsûnkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten."
12-"Rüzgâr eser dallarımız atışır
Yas ile sevincim yıkışır dağlar."
13-"Kara gözlerinin beyaz feneri olayım."
14-"Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?"
15-"Ben de gördüm güneşin doğarken battığını."
TELMİH (HATIRLATMA)
Söz sırasında, herkesçe bilinen bir olayı geçmişteki bir olaya ,ünlü bir kişiye, bir inanca. işaret etmeye, onu anımsatmaya telmih denir.
Çağrışıma dayanan bu sanatta anımsatılan şey uzun uzadıya açıklanmayıp bir iki sözcükle ifade edilir.Telmihte, anlatılan duygu ile işaret edilen olay arasında gizli bir benzetme söz konusudur.
ÖRNEKLER
"İnsanız, en şerefli mahlukuz
Deyip de pek fazla övünmemiz haksız
Atamız elma çaldı cennetten
Biz o hırsızların çocuklarıyız."
Şair, "Atamız elma çaldı cennetten" dizesiyle okuyucuya Adem ile Havva'nın cennetten kovulmasına neden olan olayı anımsatmakta ve telmih sanatına başvurmaktadır.
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi."
Şair, Çanakkale şehitleri için yazdığı bu dizelerde, düşmanla savaşan Mehmetçikleri Bedir Savaşı'ndaki Hz. Peygamberimizin askerlerine benzetiyor ve bu olayı anlatırken geçmişteki bir olaydan yararlanıyor.
"Ey dost senin yoluna / Canım vereyim Mevlâ
Aşkını komayayım / Od'o gireyim Mevlâ"
Son dizedeki "ateş" anlamına gelen "od" sözcüğü, Hz. İbrahim'in
ateşe atılmasına ve ateşin gül bahçesine dönmesine telmih vardır.
"Gökyüzünde Îsâ ile / Tûr dağında Mûsâ ile
Elindeki âsâ ile / Çağırayım Mevlâm seni"
Birinci dizede "Hz.Îsâ'nın göğe çıktığı inancı"na , ikinci dizede "Hz. Mûsâ'nın Tûr-ı Sinâ dağında Allah ile konuşması " olayına ve üçüncü dizede de yine "Hz. Mûsâ'nın yere atınca yılan olan âsâsıyla gösterdiği mucizelere telmih vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
1- "Şuh Şirin'ler yüzünden dağ delen Ferhat'lar
Aslıhan'lardan yanan Âşık Kerem'ler görmüşüz."
2- "Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün."
3- "Ekmek Leylâ oldu dostlarım / Mecnûn oldum peşi sıra giderim."
4- "Vahdetün şarabından / Bir cur'a nûş edeyin
Enel-Hak çağıruban / Dâra gireyin Mevlâ"
5- "Sabâ Mesîh- dem olub bahârdan bu gece
Hıtâ'ya benzedi gülşen nigârdan bu gece
SABÂ .hafif ve tatlı esen rüzgâr, MESÎH :Îsâ peygamberin lakabı
HITÂ : Çin'in kuzeyinde ceylanları dolayısıyla mis gibi kokan ülke
(Misk.ceylanların göbeğinden çıkarılan güzel bir kokudur.)
GÜLŞEN :gül bahçesi
NOT: Bu beyitteki diğer söz sanatlarını da inceleyiniz.(Teşbih,tenasüp, kapalı istiare, hüsn-i talil )
TARİZ ( DOKUNDURMA / SİTEM / İĞNELEME ): Sözcük anlamıyla dokundurma","taşlama","taş atma" demektir.Terim olarak; bir sözün görünürdeki anlamının tam tersi amaçlanarak kullanılmasıyla gerçekleştirilen mecazlı anlatımdır. Kinayedekinden daha keskin alay ve eleştiri içerir. Yazıda tariz, bazen parantez içerisinde ünlem ( ! ) işaretiyle belli edilir.
ÖRNEKLER
* "Bazı sevgili dostlarımın ( ! ) benim için karpuz kabuklarının en kayganlarını hazırladıklarını biliyorum."
* "Adamınız,Allah için, gerçekten ustaymış; onun eli değeli bizim makine kararsızlığı bıraktı; artık hiç çalışmıyor."
* "Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu."
* "Benim oğlum çok cesurdur canım,horozdan korktuğuna bakmayın."
* "Çayın nefis olmuş,kabak suyu gibi."
UYARI
Dokundurmaca anlamını çözebilmek için, sözün nasıl bir durum için, hangi ortamda kullanıldığına; varsa, diğer cümlelere dikkat etmek gerekir.
* "Ne kadar kültürlü olduğu ( ! ) yazılarından belli."
* "Beni ne çok sevdiğini ( ! ) biliyordum zaten;iki yıl sonra telefon etmek zahmetine girerek bunu kanıtladın."
* "Ne kadar eli açık olduğunu gördünüz değil mi?Derneğe tam bir milyon lira bağışladı."
* "Bu ne kudret ki Elifbâ'yı okur ezberden."
* "Aferin oğlum Ahmet / Bu yolda devam et /
Herifçioğlu Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü / Nitsin Mahmut Makal'ı."
UYARI:
Tariz ile kinaye karıştırılmamalıdır.Tarizde sözün gerçek ya da mecaz anlamda kullanılmasından çok,karşıt anlamı önemlidir.Kinayede ise sözün her iki anlamının bir arada kullanılıp kullanılmadığına bakılır.
TEVRİYE (İKİ ANLAMLILIK)
Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesçe bilinen ( yakın )anlamında değil de uzak anlamını kastederek kullanmaya denir.
Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da gerçek anlamdır. Tevriyede mecaz yoktur; tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır.
Tevriye Örnekler
"Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek"
İkinci dizede "ben" tevriyeli kullanılmıştır. Yakın anlamı,vücuttaki siyah kabartı; uzak anlamı ise, I. Tekil kişi.
"Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş"
Şair, "Bâkî" sözünü tevriyeli kullanmıştır. Yakın anlamı,şairin adı; uzak anlamı ise,edebî, sonsuz.
"Gül gülse dâim ağlasa bülbül aceb değül
Zira kimine ağla demişler, kimine gül "
Yakın anlamı,gülme eylemi; uzak (amaçlanan) anlamı gül çiçeği.
"Bir delikanlı haramîdir deyü afv ettiler
Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb "
Asma, söylenen anlamıyla asmak eylemi; amaçlanan anlamıyla da üzümdür.
"Koyup kaldırmada ikide birde
Kazan devrildi, söndürdü ocağı"
ocak,ateş yakılan yer; Yeniçeri Ocağı
"Bana Tâhir Efendi kelp demiş
İltifatı bu sözde zâhirdir
Mâlikî mezhebim benim zirâ
İtikatımca kelp tâhirdir. (Nefi)
Kelp köpek demektir. tâhir, söylenen anlamı "temiz" demektir; amaçlanan anlamı ise Tâhir Efendi'dir.
"Bâkî çemende hayli perîşan imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan
"rüzgâr" sözcüğü hem yel hem de zaman anlamıyla tevriyeli kullanılmıştır.
Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm
Bir nim tebessümle o afet gülüverdi.
Gülüverdi: 1. Güldü 2. Gül verdi
Havada yaprağa döndürdü rüzgâr beni (Muallim Naci)
Burada "rüzgâr" hem gerçek anlamında hem de zaman anlamında kullanılmıştır.
Aşiyan-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır.
Kande olsam ey peri gönlüm senin yanındadır.
Kande: 1. Nerede 2.Kan içinde
Sert oldu hava çıkma koyundan kuzucağım
Koyun: 1. Kuzunun anası 2. Kucak
Sarmısak da acı amma evde lazım bir dişi
Dişi: 1. Sarmısak parçası 2. Bayan
Baki kalır sahife-i alemde adımız
Baki: 1. Şairin adı 2. Sonsuza dek
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül
El: 1. Organ 2. Yabancı
TENASÜP (UYGUNLUK)
Anlamca birbiriyle ilgili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması tenasüp değildir.
Divan şairleri, tenasüp sanatında, türlü bilim terimlerini, mitoloji, tarih ve mesnevi kahramanlarını, hayvan , bitki ve çiçek adlarını bol bol kullanmışlardır.
ÖRNEKLER
"Mest olupdur çeşm ü ebrûnun hayâlinde imam
Okumaz mihrâbda bir harf-i Kur'an'ı dürüst"
"Suya versin bâğban gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su"
"Koyuldu rengi köpüklerde karın
Işıklar kesildi sularda.
Akşam mı bu gelen güneş mi batacak?
Benim bir güzel var beklediğim
Coşan dalgaları kucaklayacak."
"Lâleyi,sümbülü gülü hâr almış
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış."
İSTİFHAM (SORU SORMA) :
Sözü, cevap beklemeksizin anlamı güçlendirmek için soru soruyormuş gibi kullanma sanatıdır.
Örnekler:
* "Hani o, bırakıp giderken seni / Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi / Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime / Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime / Hani ey gözyaşım, akmayacaktın?"
Şair, birinci dörtlüğün ikinci ve dördüncü,ikinci dörtlüğün son dize sinde soru sorma yoluna gitmiştir. Ancak bu sorular cevap gerektirmemektedir.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
1- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ "
2- "Bana kara diyen dilber / Gözlerin kara değil mi ?"
3- "Olur mu dünyaya indirsem kepenk
Gözyaşı döksem Nuh Tufanı'na denk ?"
4- "Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem'i yanmaz mı
MÜBALAĞA (ABARTMA) :
Bir özelliğin ya da durumun olduğundan daha çok gösterilmesidir.
Abartmanın oluşması için, söz konusu özelliğin, mantığın sınırlarını zorlayacak biçimde büyütülmesi gerekir. Böylece mecaz da oluşur.
Örnekler:
"Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer"
Bu dizelerde "atalarının gökten inerek, şehit olan askerlerin alnını öpmesi " istenmektedir. Şair bunun gerçekleşmesinin olanaksız ol duğunu bildiği halde sözün etkisini artırmak için abartmaya gitmiştir.
"Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat Arş'a kanatlandık o hızla "
Akıncıların atları öyle hızlı koşmaktadır ki hızlarını alamazlar ve binicileriyle yerden yedi kat Arş'a yükselirler.Burada olmayacak bir durumun anlatımı vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
1- "Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle"
2- "Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir savrulur enkâz-ı beşer"
3- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ"
4- "Âlem sele gitti gözüm yaşımdan."
5- "Akdeniz'in dalgası gönlüm kadar taşmadı."
6- "Her damlada bir umman var / Yüzdüm, yüzdüm tükenmiyor. "
7- "Sürsün baş başa bu yolculuk / Sayıları delirtecek mesafelere."
8- "Farz et denize çıktım / Su biter,derdim bitmez."
9- "Yahu, o haritadaki denizi görse boğulur."
10- "Gökte yanan güneşi; koparıp tan yerinden
Elimizde meşale gibi taşımaktayız."
11- "Aşkınla tutuştum yandım / Gör beni neyledi sevdan."
12- "Bir âh çeksem dağı taşı eritir."
13- "Derdimi döksem ben Karadeniz'e
Kırım sahillerini sel tufan alır."
14- "Ölçüyü yitirdik tümden / Yüzükler kemer oldu ha ! "
15- "Aşk çekici değdi örse / Durmam gayrı dünya dursa. "
16- "Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı. "
17- "Sizi yıkarım dağlar / Yâre zarar gelirse."
18- "Bu dertten demir çürür / Bilmem nasıl dayandım."
19- "Deniz mürekkep olsa / Yazılmaz benim derdim."
20- "Zâlım yârin elinden / Gözyaşım sele döndü. "
TEZAT (KARŞITLIK) :
İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesidir. Ancak "Gece uyurum, gündüz çalışırım." demekle tezat sanatı olmaz. Gece ile gündüz zıt iki kavramdır,düşünce değildir. Oysa tezat, kavramların zıtlığında değil, düşüncenin zıtlığındadır.
ÖRNEK
"Meyhâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde"
Nedim'in bu beytinde meyhanenin hem sıkıntılı hem de ferah ve latif olduğu söyleniyor.Akla ve mantığa uygun bir şekilde, bir varlığın birbirine zıt özellikleri bir arada söylenmiş oluyor.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
1- "Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz."
2- "Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
Kar değil gökyüzünde yağan beyaz ölümdü."
3- "Ben de gördüm güneşin doğarken battığını
Esrarlı bir bakışın gönlü kapattığını."
4- "İbadet eylerim,namaz kılmam
Temizlik severim,lekemi silmem
Ömrümde zararsız günümü bilmem
Her senede yüz milyonluk kârım var."
5- "Görmediğim şeyi asla sezemem /Korku bilmem hiç yalnız gezemem
İcap etse kendi adımı yazamam / Kâtiplikte gayet iştihârım var."
İŞTİHÂR : meşhur olmak,ün salmak
6- "Gülen çehremi görüp / Sanmayın beni bahtiyârdır
Her kahkahanın içinde / Bir damla gözyaşı vardır."
7- "Bir kız vardı yok gibi öyle güzel!"
8- "Lâkin ben hiç bu kadar mahzun olmadım
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Halbuki hepimiz hayattayız."
9- "Nedir benim bu çilem
Hesap bilmem
Muhasebe memuruyum."
11-"Ne efsûnkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten."
12-"Rüzgâr eser dallarımız atışır
Yas ile sevincim yıkışır dağlar."
13-"Kara gözlerinin beyaz feneri olayım."
14-"Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?"
15-"Ben de gördüm güneşin doğarken battığını."
TELMİH (HATIRLATMA)
Söz sırasında, herkesçe bilinen bir olayı geçmişteki bir olaya ,ünlü bir kişiye, bir inanca. işaret etmeye, onu anımsatmaya telmih denir.
Çağrışıma dayanan bu sanatta anımsatılan şey uzun uzadıya açıklanmayıp bir iki sözcükle ifade edilir.Telmihte, anlatılan duygu ile işaret edilen olay arasında gizli bir benzetme söz konusudur.
ÖRNEKLER
"İnsanız, en şerefli mahlukuz
Deyip de pek fazla övünmemiz haksız
Atamız elma çaldı cennetten
Biz o hırsızların çocuklarıyız."
Şair, "Atamız elma çaldı cennetten" dizesiyle okuyucuya Adem ile Havva'nın cennetten kovulmasına neden olan olayı anımsatmakta ve telmih sanatına başvurmaktadır.
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi."
Şair, Çanakkale şehitleri için yazdığı bu dizelerde, düşmanla savaşan Mehmetçikleri Bedir Savaşı'ndaki Hz. Peygamberimizin askerlerine benzetiyor ve bu olayı anlatırken geçmişteki bir olaydan yararlanıyor.
"Ey dost senin yoluna / Canım vereyim Mevlâ
Aşkını komayayım / Od'o gireyim Mevlâ"
Son dizedeki "ateş" anlamına gelen "od" sözcüğü, Hz. İbrahim'in
ateşe atılmasına ve ateşin gül bahçesine dönmesine telmih vardır.
"Gökyüzünde Îsâ ile / Tûr dağında Mûsâ ile
Elindeki âsâ ile / Çağırayım Mevlâm seni"
Birinci dizede "Hz.Îsâ'nın göğe çıktığı inancı"na , ikinci dizede "Hz. Mûsâ'nın Tûr-ı Sinâ dağında Allah ile konuşması " olayına ve üçüncü dizede de yine "Hz. Mûsâ'nın yere atınca yılan olan âsâsıyla gösterdiği mucizelere telmih vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
1- "Şuh Şirin'ler yüzünden dağ delen Ferhat'lar
Aslıhan'lardan yanan Âşık Kerem'ler görmüşüz."
2- "Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün."
3- "Ekmek Leylâ oldu dostlarım / Mecnûn oldum peşi sıra giderim."
4- "Vahdetün şarabından / Bir cur'a nûş edeyin
Enel-Hak çağıruban / Dâra gireyin Mevlâ"
5- "Sabâ Mesîh- dem olub bahârdan bu gece
Hıtâ'ya benzedi gülşen nigârdan bu gece
SABÂ .hafif ve tatlı esen rüzgâr, MESÎH :Îsâ peygamberin lakabı
HITÂ : Çin'in kuzeyinde ceylanları dolayısıyla mis gibi kokan ülke
(Misk.ceylanların göbeğinden çıkarılan güzel bir kokudur.)
GÜLŞEN :gül bahçesi
NOT: Bu beyitteki diğer söz sanatlarını da inceleyiniz.(Teşbih,tenasüp, kapalı istiare, hüsn-i talil )
TARİZ ( DOKUNDURMA / SİTEM / İĞNELEME ): Sözcük anlamıyla dokundurma","taşlama","taş atma" demektir.Terim olarak; bir sözün görünürdeki anlamının tam tersi amaçlanarak kullanılmasıyla gerçekleştirilen mecazlı anlatımdır. Kinayedekinden daha keskin alay ve eleştiri içerir. Yazıda tariz, bazen parantez içerisinde ünlem ( ! ) işaretiyle belli edilir.
ÖRNEKLER
* "Bazı sevgili dostlarımın ( ! ) benim için karpuz kabuklarının en kayganlarını hazırladıklarını biliyorum."
* "Adamınız,Allah için, gerçekten ustaymış; onun eli değeli bizim makine kararsızlığı bıraktı; artık hiç çalışmıyor."
* "Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu."
* "Benim oğlum çok cesurdur canım,horozdan korktuğuna bakmayın."
* "Çayın nefis olmuş,kabak suyu gibi."
UYARI
Dokundurmaca anlamını çözebilmek için, sözün nasıl bir durum için, hangi ortamda kullanıldığına; varsa, diğer cümlelere dikkat etmek gerekir.
* "Ne kadar kültürlü olduğu ( ! ) yazılarından belli."
* "Beni ne çok sevdiğini ( ! ) biliyordum zaten;iki yıl sonra telefon etmek zahmetine girerek bunu kanıtladın."
* "Ne kadar eli açık olduğunu gördünüz değil mi?Derneğe tam bir milyon lira bağışladı."
* "Bu ne kudret ki Elifbâ'yı okur ezberden."
* "Aferin oğlum Ahmet / Bu yolda devam et /
Herifçioğlu Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü / Nitsin Mahmut Makal'ı."
UYARI:
Tariz ile kinaye karıştırılmamalıdır.Tarizde sözün gerçek ya da mecaz anlamda kullanılmasından çok,karşıt anlamı önemlidir.Kinayede ise sözün her iki anlamının bir arada kullanılıp kullanılmadığına bakılır.
TEVRİYE (İKİ ANLAMLILIK)
Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesçe bilinen ( yakın )anlamında değil de uzak anlamını kastederek kullanmaya denir.
Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da gerçek anlamdır. Tevriyede mecaz yoktur; tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır.
Tevriye Örnekler
"Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek"
İkinci dizede "ben" tevriyeli kullanılmıştır. Yakın anlamı,vücuttaki siyah kabartı; uzak anlamı ise, I. Tekil kişi.
"Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş"
Şair, "Bâkî" sözünü tevriyeli kullanmıştır. Yakın anlamı,şairin adı; uzak anlamı ise,edebî, sonsuz.
"Gül gülse dâim ağlasa bülbül aceb değül
Zira kimine ağla demişler, kimine gül "
Yakın anlamı,gülme eylemi; uzak (amaçlanan) anlamı gül çiçeği.
"Bir delikanlı haramîdir deyü afv ettiler
Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb "
Asma, söylenen anlamıyla asmak eylemi; amaçlanan anlamıyla da üzümdür.
"Koyup kaldırmada ikide birde
Kazan devrildi, söndürdü ocağı"
ocak,ateş yakılan yer; Yeniçeri Ocağı
"Bana Tâhir Efendi kelp demiş
İltifatı bu sözde zâhirdir
Mâlikî mezhebim benim zirâ
İtikatımca kelp tâhirdir. (Nefi)
Kelp köpek demektir. tâhir, söylenen anlamı "temiz" demektir; amaçlanan anlamı ise Tâhir Efendi'dir.
"Bâkî çemende hayli perîşan imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan
"rüzgâr" sözcüğü hem yel hem de zaman anlamıyla tevriyeli kullanılmıştır.
Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm
Bir nim tebessümle o afet gülüverdi.
Gülüverdi: 1. Güldü 2. Gül verdi
Havada yaprağa döndürdü rüzgâr beni (Muallim Naci)
Burada "rüzgâr" hem gerçek anlamında hem de zaman anlamında kullanılmıştır.
Aşiyan-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır.
Kande olsam ey peri gönlüm senin yanındadır.
Kande: 1. Nerede 2.Kan içinde
Sert oldu hava çıkma koyundan kuzucağım
Koyun: 1. Kuzunun anası 2. Kucak
Sarmısak da acı amma evde lazım bir dişi
Dişi: 1. Sarmısak parçası 2. Bayan
Baki kalır sahife-i alemde adımız
Baki: 1. Şairin adı 2. Sonsuza dek
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül
El: 1. Organ 2. Yabancı
TENASÜP (UYGUNLUK)
Anlamca birbiriyle ilgili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması tenasüp değildir.
Divan şairleri, tenasüp sanatında, türlü bilim terimlerini, mitoloji, tarih ve mesnevi kahramanlarını, hayvan , bitki ve çiçek adlarını bol bol kullanmışlardır.
ÖRNEKLER
"Mest olupdur çeşm ü ebrûnun hayâlinde imam
Okumaz mihrâbda bir harf-i Kur'an'ı dürüst"
"Suya versin bâğban gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su"
"Koyuldu rengi köpüklerde karın
Işıklar kesildi sularda.
Akşam mı bu gelen güneş mi batacak?
Benim bir güzel var beklediğim
Coşan dalgaları kucaklayacak."
"Lâleyi,sümbülü gülü hâr almış
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış."
İSTİFHAM (SORU SORMA) :
Sözü, cevap beklemeksizin anlamı güçlendirmek için soru soruyormuş gibi kullanma sanatıdır.
Örnekler:
* "Hani o, bırakıp giderken seni / Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi / Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime / Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime / Hani ey gözyaşım, akmayacaktın?"
Şair, birinci dörtlüğün ikinci ve dördüncü,ikinci dörtlüğün son dize sinde soru sorma yoluna gitmiştir. Ancak bu sorular cevap gerektirmemektedir.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
1- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ "
2- "Bana kara diyen dilber / Gözlerin kara değil mi ?"
3- "Olur mu dünyaya indirsem kepenk
Gözyaşı döksem Nuh Tufanı'na denk ?"
4- "Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem'i yanmaz mı